Bildiğiniz üzere karaciğer vücudumuzun en büyük organlarından bir tanesidir. Onlarca organ fonksiyonunun yanında safra sıvısını salgıladığı için bez olarak ta bilinir. Sindirim sistemi için vazgeçilmez hayati bir yapıdır. Karaciğer sirozu olarak isimlendirdiğimiz bu hastalık en kısa ifadeyle karaciğerdeki hücrelerin ölmesi anlamına gelmektedir. Bazı hastalarda karaciğer sirozu belirti ve bulguları görülmemesine karşın ölüme ilerleyebilirken bazılarında ise siroz belirtileri çok şiddetli görülmesine rağmen hastalar direnebilmektedir. Ekmek, tahıl, tahıl, bakla, kuru fasulye, bezelye, makarna ve pirinç gibi yüksek karbonhidrat içeren gıdalar vücudumuzun temel enerji ihtiyacının karşılanabilmesi açısından önemlidir. Günlük hayatta kan şekerini artıran temel besinler bunlardır. Vücudumuzu bir otomobil gibi düşünürsek kan şekeri de bu otomobilin benzinidir. Proteinler ise karaciğerde dahil olmak üzere vücuttaki tüm bakım ve onarım işlemleri için gereklidir. Siroz hastaları süt ve bitki kaynaklı proteinleri et ürünlerinden alınan proteinlere oranla daha iyi tolere etmektedirler. Dolayısıyla siroz hastası beslenme programı vejeterjan ürünler içermelidir. Sirozlu hastalar genelde yağ emilimi ve sindiriminde problem yaşarlar. Sonuç olarak dışkıda sindirilmemiş yağ molekülleri ortaya çıkar ve diyetin yeniden düzenlenmesi gerekebilir. Uzun süreli yağ moleküllerinin kaybedilmesi beslenme bozukluklarına yol açar.